KİTAP
İnşaat Hukuku Kitabı

ARSA SAHİBİNDEN VEYA YÜKLENİCİDEN PAY SATIN ALAN ÜÇÜNCÜ KİŞİLERİN HAK VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ

~ 06.05.2010 ~
ARSA SAHİBİNDEN VEYA YÜKLENİCİDEN PAY SATIN ALAN ÜÇÜNCÜ KİŞİLERİN HAK VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ
Kat karşılığı inşaat sözleşmeleri karşılıklı edimleri içeren tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdir. Arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmeleri taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükler. Öncelikle üzerine inşaat yapılacak arsayı yükleniciye teslim etmesi gereken arsa sahibi, yüklenicinin karşı edimini yerine getirmesinden sonra da yükleniciye sözleşmeye uygun arsa veya kurulmuşsa kat irtifakı tapusunu devretmekle yükümlüdür.
 Arsa sahibi ayıplı olan eseri reddetmeyip kullanmaya devam ediyorsa, bedelden indirim isteyebilir.
Yüklenicinin temel borcu ise eseri (binayı) meydana getirmektir. Bir bina inşasından maksat, o yapının sözleşmeye, fen kurallarına ve amacına uygun imal edilmesidir. Yüklenici bu nitelikleri taşıyan bir bina meydana getirmişse, sözleşmede aksine hüküm bulunmayan durumlarda yapının arsa sahibine tesliminde, sözleşmede aksine hüküm varsa teslimden önce ve ancak sözleşme koşullarına uygun oranda arsa payı ve bağımsız bölüm tescilini isteyebilir.
Arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmelerinde bedel kural olarak arsa payı devri ile ödenir. Aksine sözleşme yoksa yüklenici, eser bedeline teslim ile hak kazanır.
Teslim, sözleşmesine, arsa sahibine, fen ve sanat kurallarına uygun bir biçimde meydana getirilen eserin ifa olarak arsa sahibine sunulmasıdır. Aslolan sözleşmenin kararlaştırıldığı biçimde yerine getirilmesidir. Aksi halde borç yerine getirilmiş sayılamayacağından karşı tarafın edimini yerine getirmesi istenemez.
 Yüklenicinin teslimden sonraki borcu ayıba karşı garanti borcu olarak devam edeceğinden, yüklenici eserdeki ayıp ve eksikliklerden ve koşulları yerinde ise arsa sahibinin ceza koşulu alacağı ile sözleşmedeki diğer alacaklarından ve ayrıca yasadan kaynaklanan alacaklarından sorumludur. Yüklenici anılan yükümlülüklerini yerine getirdiğinde arsa sahibine karşı kazandığı kişisel hak nedeniyle arsa payı veya bağımsız bölüm tapusunun devrini ondan isteyebileceği gibi, BK. md. 162’ye dayanarak kişisel hakkını arsa sahibinin izin ve onayı gerekmeksizin üçüncü kişilere yazılı olmak koşuluyla devir ve temlik edebilir. Yüklenicinin kişisel hakkını temellük eden üçüncü kişi de bu hakkı yüklenicinin ardılı olarak arsa sahibine karşı ileri sürme olanağına sahiptir.
Gerek yüklenici ve gerekse ondan kişisel hakkını yazılı olarak temellük eden ardılı üçüncü kişinin, bu hakkı arsa sahibine karşı ileri sürebilmesi için, yüklenicinin sözleşmenin kendisine yüklediği edimini “TAM OLARAK” yerine getirmiş olması zorunludur. Yükleniciden temellük edilen kişisel hakkın, dava yoluyla arsa sahibine karşı ileri sürülmesi durumunda mahkemece yapılacak iş; kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yüklenicinin borcunu tam olarak yerine getirip getirmediğini araştırmaktır. Bina sözleşmeye uygun olarak tamamlanmışsa tescil kararı verilmelidir.
 Eser (bina) arsa sahibinin reddedemeyeceği bir düzeye getirilmiş olmasına karşın, yüklenicinin arsa sahibine gerek ayıp ve eksik işlerden ve gerekse sözleşmeden ve yasadan kaynaklanan durumlardan dolayı borçlu bulunduğu anlaşılırsa, yüklenicinin ardılı olarak üçüncü kişiye, bunları yerine getirmek üzere, uygun süre tanındıktan ya da olanaklı bulunursa karşılıkları –arsa sahibine ödenmek üzere- para olarak depo ettirildikten sonra onun tescil istemi kabul edilmelidir.
İnşaat sözleşmesine, arsa sahibinin beklentisine, fen ve sanat kurallarına uygun meydana getirilmemişse, yükleniciden kişisel hakkını temellük eden üçüncü kişi, bu hakkı yüklenicinin ardılı olarak arsa sahibine karşı ileri sürerek eser bedelini (bağımsız bölümün tescilini) isteyemez[1] 
 
I.Yükleniciden Pay Satın Alan Üçüncü Kişilerin Hak ve Talepleri
            A.Bağımsız Bölümün Tapusunun İstenmesi
 
Yüklenicinin kendisine devredilen paya hak kazanabilmesi için edimini yerine getirmesi gerekir. Edim, binayı imal ve tes­lim­dir. Yüklenici edimini yerine getirmediği takdirde BK. md. 358 uyarınca arsa sahibinin sözleşmeyi bozma ve tapunun ipta­lini is­teme hakkı doğar.
Yüklenicinin hakkını temellük eden üçüncü kişi onun ar­dılı (halefi) olacağından, öncelinin (selefinin) sahip olduğu hakkı arsa sahibine karşı ileri sürebilir. Arsa sahibi de yüklenici sözleş­meden doğan edimini yerine getirmezse, sözleşmeyi boza­bilir ve üçüncü kişi adına kurulan tapuyu iptal ettirebilir. Başka bir anla­tımla, üçüncü kişinin mülkiyet hakkının doğabilmesi için kendi­sine pay devreden yüklenicinin edimini yerine getirmesi gerekir. Aksi halde, yüklenici ve ona bağlı olarak ondan pay sa­tın alan üçüncü kişiler üzerine yazılan tapu kayıtları “illet ve sebepten yok­sun” duruma gelir. Yapılan işlem, yolsuz tescil du­rumuna düşer.
Kural olarak tapu intikallerinde huzur ve güveni korumak ve toplum düzenini sağlamak için tapu sicilindeki kayda dayana­rak iyi niyetle taşınmaz edinen kişiler TMK. md. 1023’ün koru­yucu­luğu altına alınmışlar; bir bakıma asıl hak sahibine karşı tercih edilmişler ve edinimleri geçerli kabul edilmiştir. Ancak, söz ko­nusu kişinin, gerçekten iyi niyetli olması, sözleşme yaptığı tapu malikinin gerçek hak sahibi olduğuna inanması, kendisinden bekle­nen özeni göstermesine karşın tapu sicilindeki yolsuz tescil du­rumuna düşme halini bilmemesi gerekir. Bu nedenledir ki, kötü niyet iddi­ası, def’i değil, itiraz olup, yargılamanın her aşamasında ileri sü­rülebilir ve mahkemece de kendiliğinden göz önünde tu­tulur[2].
Üçüncü kişiler inşaat durumunda bulunan (tamamlan­ma­mış) binadan bağımsız bölüm edinmeyi amaçlarlar, bunun için de bağımsız bölümlere bağlantılı arsa payı satın alırlar. Topraktan satış veya temelden satış diye adlandırılan bu tür satış­larda alıcı, arsa­nın gerçekte yükleniciye ait olmadığını, kat kar­şılığı ona bu payın verildiğini, yüklenicinin edimini yerine getir­mesi durumunda ken­disine bırakılan bağımsız bölümlerde ve arsa paylarında hak­kın doğmayacağını bilmekte ve dolayısıyla arsa maliki tarafından arsa payının iptal edileceği riskini göze alarak tapuyu devral­maktadır­lar. Bu durumda, MK. md. 1023 koruyuculuğundan ya­rarlanılması söz konusu olamaz[3].
Konuyu olumlu ve olumsuz yanlardan ele alalım:
Yüklenici, kat karşılığı sözleşmesinin konusu olan inşaatı sözleşmeye, ruhsata, imar durumuna ve öbür imar mevzuatına ay­kırı yapmış ve aykırılık giderilemez/düzeltilemez nitelikteyse; böyle bir imalata eser denemez; yüklenici edimini yerine getirmiş kabul edilmez. Böyle bir imalatın “hukukça tanınır” duruma ge­tirilmesi sağlanmadığı (ruhsata ve projeye bağlanmadığı, ruh­sata ve projeye uygun duruma getirilmediği) sürece, iş sahibi bu ima­latı eser olarak kabul ve teslim almak zorunda olmadığından, yükleni­ciden pay satın alan üçüncü kişiler, binanın ruhsat­sız/projesiz, ruh­sata/projeye aykırı olduğunu, bu aykırılığın gide­rilmesinin olanaklı bulunmadığını bilmediklerini öne süremezler. İş sahibi, bina pro­jeye ve ruhsata uygun duruma getirilmediği ge­rekçesiyle sözleş­meyi bozduğunda, daha önce yüklenici veya üçüncü kişiler adına kurulan pay devrinin iptalini isteyebilir.
Yüklenicinin sözleşmeyi ihlali, edimini hiç veya önemli öl­çüde yerine getirmemek düzeyinde olmayıp, kabul edilebilir, ka­bule zorlanabilir eksikler ve bozukluklar düzeyindeyse, yükleni­ciden pay satın alanlar, yüklenicinin ardılı olarak, iş sahibinin ba­ğımsız bölümleri ile ortak yerlerdeki eksik veya ayıplı işleri ta­mamlayıp giderdiklerinde veya tamamlama giderlerini öde­dikle­rinde, pay devrinin iptalinden kurtulabilirler.
Üçüncü kişiler, bağımsız bölüm edinme amacını pay devri yoluyla değil, yüklenici ile yaptıkları satış vaadi sözleşmesiyle elde etmeyi tercih ettikleri durumda da; yukarıda açıkladığımız ilkeler geçerlidir.
Yüklenicinin kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynak­la­nan edimini tamamen yerine getirmesi durumunda, üçüncü kişiler, yüklenici ve arsa sahibinden pay devrini isteyebilir (tapu iptal ve tescil davası açabilir).
Üçüncü kişilerin tescile yönelik açacakları dava kime yö­neltilmelidir? İş sahibi yükleniciye pay devrini yapmış ise, üçüncü kişiler tescil davasını yalnız yükleniciye karşı açabilirler. İş sahibi yükleniciye pay devrini yapmamış ise, üçüncü kişiler tescil dava­sını hem yükleniciye ve hem de iş sahibine yöneltmeli­dirler.
Temellük eden üçüncü kişi, yüklenici ile yaptığı satış vaadi sözleşmesine dayanarak, arsa sahibi ile yüklenici arasında yapılmış eser sözleşmesine konu taşınmazda yapılan inşaattan aldığı daire­nin adına tescilini isteyebilir. Yüklenici, eser sözleşmesindeki edimlerini yerine getirirse sözleşme uyarınca kendisine düşen dai­relerin tescilini arsa sahibinden isteyebilir. Ya da bu hakkını Borçlar Kanununun 162 ve devamı maddeleri uyarınca üçüncü kişiye temlik edebilir. Yüklenicinin arsa sahibine karşı edimlerini yerine getirip getirmediğinin araştırılması ve bunun sonucuna göre yüklenicinin ve ondan temellük eden kişinin dava konusu daireyi arsa sahibinden isteme hakkının doğup doğmadığının saptanması gerekir. Yüklenicinin arsa sahibine karşı olan edimlerinin ancak % 76’sını yerine getirdiği saptanmışsa; edimini bu oranda yerine geti­ren yüklenici de, onun ardılı olan üçüncü kişi de <sözleşmeye göre kendilerine düşen> daireyi arsa sahibinden isteyemezler[4].
Henüz inşasına başlanan binada yüklenicisinden bağımsız bölüm satın alan kimselere, “Yap-satçılık", anılan satışa da "top­raktan satış" ya da "temelden satış" denilmektedir. Bu satışlarda alıcılar genelde arsanın yükleniciye ait olmadığını, kat karşılığı ona pay devredildiğini bilir ya da bilebilir durumdadırlar. Somut olayda, bağımsız bölüm satın alan kişilerin tapuda davacı yararına ipotek olduğunu görmemeleri düşünülemez. Sözleşme ve buna bağlı taksim krokisinde de arsa sahibine düşen bağımsız bölümle­rin varlığı açıkça anlaşılabilir haldedir. Hakkını kullanırken herkes gerekli ihtimamı göstermek zorundadır; aksi halde kayıtsızlığının sonucuna katlanır. Yüklenicinin edimini yerine getirmemesi durumunda arsa sahibinin sözleşmeyi geriye dönük bozmasının sonucu arsanın eski malike döneceğini bile bile pay satın alan üçüncü kişilerin iyi niyetinden söz edilemez[5].
İnşaat sözleşmesi resen düzenlenmemesine karşın, sözle­şenler koşulların büyük bölümünü yerine getirmişlerse, şekil ek­sikliği sonuca etkili olmayıp, anılan sözleşme hukuken geçerlilik kazanmıştır. Sözleşmede öngörülen yükümlülüklerini yerine getir­diği oranda şahsi hak sahibi olan yüklenici, bu hakka dayanarak arsa sahiplerinden mülkiyetin kendilerine nakledilmesini isteyebi­lir; Borçlar Yasasının 162 ve onu izleyen maddeleri uyarınca, şahsi haklarını üçüncü kişilere temlik edebilir. Şahsi hakkı temellük eden üçüncü kişi de, yüklenicinin ardılı olarak mülkiyetin kendi­sine nakledilmesini arsa sahibinden isteme olanağına sahiptir.
İnşaat sözleşmesinde yükleniciye kademeli satış izni ve arsa sahiplerine inşaatın tamamlanması için belli sayıdaki daireyi alıkoyma hakkı tanınmış olsa bile, inşaattaki eksikliğin fazla bir değer tutmadığı ve bir bağımsız bölümün bedelinden çok az ol­duğu saptanmışsa, inşaattaki eksikliğin karşılığı olan bedeli ödeyip ödemeyeceği konusunda yükleniciye olanak tanımak gerekir. An­cak arsa sahiplerinin bir bağımsız bölümün bedelinden çok az mik­tarda olan apartmandaki eksikliği bahane ederek yükleniciye ait bağımsız bölümleri alıkoymaları “bir hakkı sırf gayrı ızrar eden suistimali” olup, bu durumu yasa korumaz[6].
Yükleniciden pay devralan üçüncü kişiler bu payları taşın­mazda yapılacak binadan bağımsız bölümlere karşılık almışlardır. Onlar; yüklenicinin arsa sahibine karşı yükümlülüklerini yerine getirmesi durumunda alacağını isteyebileceğini bilecek durumda­dırlar. Arsa sahibi ile yüklenici arasında tapuda düzenlenen akit tablosunda bu durum yazılmışsa, üçüncü kişiler pay satın alırken bu durumu gören kişilerdir. Haklarını kullanırken gerekli özeni göstermedikleri varsayılmalıdır. Bu nedenle, TMK. md. 1023’ten yararlanamazlar[7].
Taraflar arasındaki satış vaadi sözleşmesi hukuken geçerli olmakla birlikte, borçlunun edimini yerine getireceği süre belir­lenmemişse, Borçlar Yasasının 106. maddesi uygulanarak, önce­likle borçlunun edimini yerine getirmesi için uygun bir süre belir­lenmeli veya bu yargıçtan istenmeli; borçlular ferağa davet edil­mek suretiyle temerrüde düşürülmelidir. Direnim gerçekleştikten sonra, alacaklı aynen ifayı istemiyorsa bundan vazgeçtiğini diğer tarafa derhal bildirerek ademi ifa sebebiyle uğradığı zararı isteye­bilir. Alacaklı gerekli uyarıyı yapmamışsa, “aynen ifa isteminden vazgeçmiş sayılarak” zarar ziyan isteğinde bulunamaz[8].
Yük­lenicinin edimini yerine getirdiği kanıtlandığında, onun kişisel hakkını temellük eden kişi ve halefi olan kişiler temlik sözleşmesi­nin konusu olan bağımsız bölümün mülkiyetinin adına nakledilme­sini isteyebilir. Bu durumda, yüklenicinin şahsi hak kazanması ve adına tescil isteme olanağına sahip olması nedeniyle, bu bağımsız bölümün arsa sahibi adına kayıtlı olması önemli değildir[9].
B.Kaim Değerin İstenmesi
İş sahibinin sözleşmeden dönmesi, zamanaşımı, eylemsel ve hukuksal olanaksızlık, aynı yerin başkasına satılması, sözleşme konusu bağımsız bölümün imal ve inşa edilmemesi, kabule zoralanamayacak ölçüde bozuk inşa edilmesi ve benzeri nedenlerden dolayı, üçüncü kişi, sözleşmenin “aynen” ifasından vazgeçerek, kaim bedelini “yükleniciden” isteyebilir. Üçüncü kişi, yükleniciye karşı açacağı davalar bakımından geniş olanaklara sahiptir. Bu olanakların koşullarını ve sınırlarını sözleşme belirler.
Üçüncü kişi, yüklenici ile yaptığı sözleşmeden dolayı, arsa sahininden kaim bedel isteyemez. O, arsa sahibi ve yüklenici aleyhine birlikte açtığı tescil davasının yargılaması sürerken, istemini kaim bedele dönüştüremez; daha doğrusu, kaim bedele dönüştürme isteği arsa sahibi bakımından geçerli olmaz.
Üçüncü kişinin arsa sahibine karşı açabileceği dava olanakları sınırlıdır. Örneğin, arsa sahibine karşı tescil davası açma koşulları oluşmamışsa, üçüncü kişinin, yükleniciye ödediği satış bedelini (veya bağımsız bölümün değerini) arsa sahibinden istemesi mümkün değildir.
C.Zorunlu ve Yararlı Giderlerin İstenmesi
Kural olarak her an yıktırılması gereken, kaçak inşa edilmiş yapının ekonomik değeri olamaz. Böyle bir yapıda bağımsız bölüm edindiğine dayanan üçüncü kişi, ödediği satış bedelinin yüklenci tarafından binanın inşasında kullanıldığını ve bu yolla arsa sahibinin zenginleştiğini öne sürerek ondan satış bedelini isteyemez. Ancak, üçüncü kişi yükleniciden satın aldığı bağımsız bölümü oturulacak duruma getirilmişse, su ve elektrik abone sözleşmelerini yapmışsa, arsa sahibi söz konusu yeri kiralayarak kira parası almışsa, kısaca İmar Yasasına aykırı inşa edilen binayı arsa sahibi kullanmakta veya gelirinden yararlanmaktaysa, bu durumun kanıtlanması koşuluyla, arsa sahibinin “üçüncü kişinin bağımsız bölümüne yaptığı zorunlu ve yararlı giderlerden” dolayı zenginleştiğinin kabulü gerekir. İnşa edilen kaçak yapının ekonomik değerinin bulunmayışı yararlananın zenginleşmesine engel oluşturmaz. Yukarıda değinildiği üzere, İmar Yasasına göre her an yıkılması gereken kaçak binanın bu niteliği bakımından, binada yapıldığı öne sürülen duvar, iç ince sıvası, elektrik ve su tesisatı, banyo ve mutfak fayansları, pencere ve kapılar için yapılan giderler istenemez ise de, bu giderler nedeniyle kullanılabilir duruma gelen dairenin “kullanma yararı”na sahip olması, dolayısıyla arsa sahibinin malvarlığına katkısı, kanıtlanabilirse, zenginleşmeden söz edilmelidir. Yükleniciden bağımsız bölüm satın alan üçüncü kişinin yaptığını ileri sürdüğü giderlerin arsa sahibinin malvarlığına katkısı araştırılmalı/saptanmalı ve bunun geri verilmesi yönüne gidilmelidir[10].
II.Arsa Sahibinden Bağımsız Bölüm Satın Alan Üçüncü Kişilerin Hak ve Yükümlülükleri
Bir örnekle açıklayalım: Arsa sahibi ile yüklenici arasında inşaat sözleşmesi vardır. Arsa sahibi, inşaat sözleşmesinde kendisine kalan bağımsız bölümlerden birini haricen düzenlenmiş sözleşmeyle davacıya (üçüncü kişiye) satmış, kısa bir süre sonra meydana gelen deprem sırasında bu yer oturulamayacak derecede hasar görmüştür. Satıma konu bağımsız bölümü içeren binanın tapulu bir taşınmaz üzerinde inşa edilmesi nedeniyle, sözleşmenin geçerliliği resmi şekilde yapılmasına bağlı olup (743 sayılı Türk Kanunu Medenisi md. 634; Türk Medeni Kanunu md. 706; Borçlar Kanunu md. 213; Tapu Kanunu md. 26), taraflar arasındaki sözleşme haricen (adi yazılı olarak) düzenlendiğinden, geçersizdir. Somut olayda, satıma konu bağımsız bölümün depremin meydana gelmesinden önce tamamlanarak, fiilen alıcıya teslim edilmiş olup olmadığı hususu, taraflar arasında resmi şekle uyulmaksızın düzenlenen… günlü satış sözleşmesinin şekil eksikliğinden kaynaklanan geçersizliği yönünden sonuca etkili değildir: Fiili teslim gerçekleşmiş olsa bile, taraflar arasındaki sözleşme yine de hukuken geçersizdir. Böyle bir sözleşme uyarınca alıcının bedeli ödemiş ve satıcının da bağımsız bölümü fiilen teslim etmiş olması, geçersiz sözleşmeyi geçerli hale getirmez. Tapu devri gerçekleşmediğine; taraflar arasında sonradan aynı bağımsız bölüm için resmi şekle uygun olarak yeni bir satış sözleşmesi düzenlenmediğine göre, uyuşmazlık, sözleşmenin geçersizliği temelinde çözülmelidir. Kat karşılığı inşaat sözleşmesi çerçevesinde yükleniciye düşen bağımsız bölümün, yüklenici tarafından üçüncü kişiye satımına ilişkin sözleşmeler, yazılı olarak düzenlenmiş olmaları koşuluyla, BK'nun 162. ve sonraki maddeleri hükümleri uyarınca alacağın temliki hükümlerine tabi olarak geçerlidir. Yüklenicinin arsa sahibine karşı edimlerini yerine getirmiş olması halinde, alıcı, böyle bir sözleşmeye dayalı olarak tescil isteminde bulunabilir. Ne var ki, somut olayda, satıcı arsa sahibi olduğundan, bu kuralların uygulama yeri bulunmamaktadır. Aynı nedenle, 03.09.1988 gün ve 1987/2-1988/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı'nın da somut olayda uygulama yeri yoktur. Şekil eksikliğinden dolayı ya da yasaca öngörülen başka nedenlerle (örneğin, yasaya veya ahlaka aykırılık gibi) geçersiz olan sözleşmeler, tarafları yönünden herhangi bir hak ve borç doğurmazlar; bu nedenle de, geçersiz bir sözleşmenin tarafları, o sözleşmeyle yükümlendikleri edimleri yerine getirmekten kaçınabilirler; sözleşmenin karşı tarafı da, o edimin ifasını isteyemez. Böyle bir sözleşme, taraflarına sadece aldıklarını karşı tarafa geri vermek yükümlülüğü getirir. Kural olarak, geçersiz bir sözleşme nedeniyle verdiğini geri isteyen taraf, sözleşmeden dolayı elinde bulundurduğunu iadeyle yükümlüdür; yine kural olarak, bu iade aynı anda ve karşılıklı olmalıdır. Ancak, geçersiz sözleşme nedeniyle aldığı şey, kendi kusuru olmaksızın elinden çıkmış olan taraf, iade yükümlülüğü altında değildir. Somut olayda, teslim olgusunun varlığı kabul edilse dahi, binanın depremde yıkılmış olması karşısında, davacının geçersiz sözleşmeye konu bağımsız bölümü davalıya iade yükümlülüğünün bulunamayacağı çok açıktır. Öyleyse, alıcı (üçüncü kişi), herhangi bir iade yükümlülüğü altında olmaksızın, ödediği satış bedelini nedensiz zenginleşme kurallarına göre geri isteme hakkına sahiptir[11].
Bu bölümü daha iyi anlamak için bir Yargıtay kararından örnek verelim:
Davacı (Ü), davalı arasa sahibi (G) ile yüklenici (K) İnşaat Şirketi arasında 15.2.1991 günlü arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi bulunduğunu, yüklenilen işin sonradan diğer davalı yapı kooperatifine devredildiğini, kendisinin kooperatif üyesi olduğunu, çekilen kurada (24) numaralı bağımsız bölümün isabet ettiğini ancak, yüklenici (K)’nın temsilcisi olan S’nin arsa sahibinden aldığı vekâletname ile (24) numaralı bağımsız bölümü dava dışı Salim’e, bu kişinin de vekili olan S’nin eli ile C’ye sattığını, yapılan satış işlemlerinin geçerli bulunmadığını ileri sürerek (24) numaralı yerin adına tescilini, olmadığı takdirde dava tarihindeki rayiç değerin tahsilini istemiştir.Davalılardan arsa sahibi (G) gerek yüklenicinin ve gerekse alt yüklenici konusundaki davalı kooperatifin edimlerini yerine getirmediğini, © ise iyi niyetli malik olduğunu, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, tapu iptal ve tescil davasının reddine, bağımsız bölümün değeri olan… TL’nin davalı kooperatif, yüklenici şirket ve S’den tahsiline karar verilmiş, hükmü davacı ile davalı S temyiz etmiştir.
Dava eser sözleşmesi ile yükleniciye bırakılması gereken bağımsız bölümün yükleniciden temlik alınması nedeniyle kişisel hakka dayanan tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Kuşkusuz, tescil isteminin kabulünde yüklenicinin sözleşmesindeki tüm edimlerini yerine getirip getirmediğine, tescile hak kazanıp kazanmadığına bakmak gerekecektir. Ancak, buradaki yükleniciyi sadece davalı (K) inşaat şirketi olarak değil, bundan sözleşmeyi devralan Yapı Kooperatifi olarak da kabul etmek gerekir.
Olayda, davacı (Ü) davalı (yüklenici) kooperatifin yaptığı tahsis nedeniyle yükleniciden temlik alan şahsi hak, öbür davalı © ise aynı yeri tapuda satın almış mülkiyet hakkı sahibidir.
Önce davalı ©’nin iktisapta iyi niyetli olup olmadığı ortaya konmalıdır. Hukukumuz, kişilerin satın aldığı şeylerin ileride kendilerinden geri alınabileceği endişesi taşımaması için satın alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesini benimsemiştir. Bu amaçla, TMK. md. 2’deki genel kural yanında, tapulu taşınmazların el değiştirmesinde dava tarihinde yürürlükte olan md. 931. (YTMK. Md. 1023) ile düzenleme getirilmiştir. BU kural uyarınca tapu sicilinde adı geçen kişinin gerçek hak sahibi olduğuna inanan veya kendisinden beklenen tüm özeni göstermesine karşın gerçek malik olmadığına, tapu sicilinde yolsuzluk bulunduğunu bilmesi olanaksız olan kişinin edinimi geçerlidir. Yasa koyucunun amacı, şeklen iyi niyeti değil, gerçek iyi niyeti korumaktır.
Somut olayda, dava konusu (24) numaralı bağımsız bölümün (B) blokta bulunduğu ve bu blokun arsa sahibi ve yüklenici arasındaki sözleşme gereğince yükleniciye, dolayısıyla davalı kooperatife de bu nedenle davacıya özgülendiği, tüm bunların davalı arsa sahibi tarafından bilinmesine karşın (24) numaralı bağımsız bölümü yüklenici ilk temsilcisi olan (S) aracılığı ile 13.6.1997 tarihinde dava dışı Salim’e, bu kişinin de vekili ve yine davalı kooperatifin üyesi bulunan davalılardan (S) aracılığı ile 22.5.1998 gününde davalı (C)’ye tapuda sattığı görülmektedir. Olayların akışı doğrultusunda gerek ilk alıcı Salim’in, gerekse davalı C’nin üzerine ayrı ayrı bloklar halinde inşaat yapılan yerde davalı kooperatifin yüklenici olduğunu bilmemesi düşünülemez.
Kaldı ki, her iki satış da kooperatif üyesi olan vekiller ile yapıldığından soruşturulsa idi bunlardan (24) numaralı bağımsız bölümün ilk satıcı olan arsa sahibine değil, yüklenici kooperatife bırakıldığının öğrenilmesi son derece kolaydır.
Durum böyle olunca, kendisinden beklenen asgari özeni göstermeyen, kolay bir araştırma ile tapu sicilinde yolsuzluk bulunduğunu bilmesi olanaklı bulunan davalı ©’nin iyi niyetli olduğunun kabulü olanaksızdır. MK. md. 932 (TMK. md. 1024) gereğince adına yapılan tescil, hukuki nedenden yoksun-yolsuz tescil sayılacağından davalı ©’nin ayni hakkına değer tanınamaz.
Davada, davacının devraldığı şahsi hak nedeniyle tescile hak kazanıp kazanmadığının da ayrıca incelenmesi gerekir. Şöyle ki;Arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmesi taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükler. Burada yüklenicinin temel borcu, sözleşmesine, fenne ve amacına uygun bir bina meydana getirerek arsa sahibine teslim etmektir. Zira, yüklenici bu nitelikleri taşıyan bir bina meydana getirmiş ve arsa sahibine teslim etmişse sözleşmenin karşı edimi olan arsa payının devredilmesini ondan isteyebilir. Bu hak doğrudan yüklenici tarafından talep edilebileceği gibi, yüklenicinin kişisel hakkını temellük eden üçüncü kişi de yüklenicinin halefi olarak tescil isteminde bulunabilir. Ancak yüklenicinin açtığı tescil davalarında olduğu gibi halefi olan üçüncü kişilerin açacağı tescil davalarında da tescile hak kazanılabilmesi için, yapının arsa sahibinin reddedemeyeceği bir seviyeye getirilmesi, ayıp ve eksikler varsa bunların yüklenicinin halefi olan üçüncü kişi tarafından giderilmesi veya karşılığının arsa sahibine ödenmek üzere depo ettirilmesi (birlikte ifa kuralı) gerekir.
Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş, yerinde konusunda uzman bilirkişilerle yeniden keşif yapılarak inşaatın arsa sahibinin reddedemeyeceği bir seviyeye getirip getirilmediğini saptamak, getirilmiş ancak, inşaatta eksiklikler varsa bunları ve para olarak değerini bulup hesaplatmak, ayrıca sözleşmesi uyarınca yüklenicinin yapması gerektiği halde yerine getirmediği başkaca iş kalemleri bulunmaktaysa bunların para olarak tutarını da hesaplayarak davacıya depo ettirmek, tüm bunlardan sonra arsa sahibi ve yüklenici arasındaki sözleşmede teslim iskan alınması koşuluna bağlandığından, iskan ruhsatı alım işlerini sağlamak üzere davacıya işin mahiyetine uygun bir mehil vermek, bütün bu sayılanların sonucuna uygun bir karar vermek gerekir[12].
 


[1] HGK, 16.2.2005, 6/73; 14. HD. 11.1.2004, 7796/77; 14. HD. 22.9.2004, 5796/6057; 15. HD. 30.6.2004, 1430/3656.
 
[2] İBK. 8.10.1991, 4/13.
[3] HGK. 25.10.2000, 1295/1563.
[4] 14. HD. 4.11.1993, 7851/8361.
[5] 15. HD. 21.4.1993, 3812/1871.
[6] 14. HD. 7.5.1985, 8820/3269.
[7] 15. HD. 15.11.1993, 6469/4599.
[8] 13. HD. 29.5.1989, 1400/3679.
[9] 14. HD. 13.9.1988, 3849/5572.
[10] HGK 21.12.2005, 685/738.
[11] HGK. 6.10.2004, 420/443.
[12] 14. HD. 26.10.2004, 5268/7383.
Hits: 52033

İNŞAAT SORUNLAR

KORONAVİRÜSÜN İNŞAAT SÖZLEŞMELERİNE VE DOLAYISIYLA YÜKLENİCİNİN SORUMLULUKLARINA ETKİSİ
Av. İlker Hasan Duman   Çin’de görülen ve tüm dünyaya yayılan koronavirüs, ülkemize de sıçramış, ilk vak’a 11 Mart tarihinde tespit ...
ESER SÖZLEŞMESİNDE ZAMANAŞIMI, DURMASI, KESİLMESİ
Borcun zamanaşımına uğramasıyla, borç ( alacak ) sona ermez, sadece alacaklının dava yoluyla alacağını elde etme olanağı, "alacağın dava edilebilme niteliği" ortadan kalkar. ...
HAKSIZ ZENGİNLEŞMEDE İADENİN KAPSAMI
A-) ÖRNEK OLAY   Davacılar vekili dava dilekçesinde; davalılardan Mehmet'in, diğer davalı Şenol'dan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesiyle satınaldığı, ...
İNTİFA HAKKININ DEĞERİ NASIL SAPTANIR
İNTİFA HAKKI ORANLARI (İNTİFA HAKKI İLE YÜKÜMLÜ MAL ÜZERİNDE İNTİFA VE KURU MÜLKİYETE DÜŞEN TUTARLAR) NASIL HESAPLANIR (VERGİ USUL KANUNU MD. 296)   ...
ARSA PAYI KARŞILIĞI İNŞAAT SÖZLEŞMESİ ANİ EDİMLİ SÖZLEŞMEDİR
 Eser sözleşmesi[1]. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde, edimin yerine getirilmesiyle borcun sona ermesi aynı anda gerçekleşir; alacaklı da, bu anda, ifaya ...
ARSA PAYI KARŞILIĞI İNŞAAT SÖZLEŞMESİ ÇİFT TİPLİ KARMA SÖZLEŞMEDİR
 Arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmeleri, karşılıklı edimleri içeren, iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdir. Sözleşmenin ...
İNŞAAT İŞLERİNDE İŞÇİ KAZANÇLARI
ÖZEL İNŞAAT İŞLERİNDE İŞÇİLER İÇİN BİLDİRİLMESİ GEREKEN PRİME ESAS KAZANÇ TUTARININ KURUMCA TESPİTİ   Mevzuat   MEVZUATIN İÇİNDE ...
KESİN HESAP-KESİN HAKEDİŞİN DÜZENLENMESİ
 Yapım işleri genel şartnamesi, kesin hak ediş ve kesin hakdeşi sözleşme tiplerine göre ayrı ayrı düzenlemiştir:   1.      Birim Fiyat ...
HAFRİYAT ESNASINDA KOMŞU PARSELLERDEKİ BİNALARA ZARAR VERİLMEMESİ İÇİN YAPILMASI GEREKENLER
 Bitişik parsel özel mülk ise, konuyu ikiye ayırmalıyız. İnşaat bitişik mi yapılacak ayrık mı?   Hafriyat yapılacak parsele komşu olan parsellerdeki binaların ...
İMAR PLANININ YÜRÜRLÜĞÜNÜN YARGI KARARIYLA DURDURULMASININ İNŞAATLARA VE RUHSATLARAA EETKİSİ
 Bir örnekle açıklayalım: Ahmet Seliçi’nin (…) tapu bilgilerinde kayıtlı olan parsel imar planında anaokulu alanında kalmaktadır. Bu alan 1/1000 ve 1/5000 ...
BİR İNŞAAT NASIL VE NİÇİN MÜHÜRLENİR? MÜHÜRLEME İŞLEMİNİN YARGISAL DENETİMİ
 3194 sayılı İmar Kanunu'nun Ruhsatsız veya Ruhsat ve Eklerine Aykırı Olarak Başlanan Yapılar başlıklı 32.maddesinde ise: "Bu Kanun hükümlerine göre ruhsat ...
İNŞAAT YASAĞI BULUNAN ARSALAR
 Birinci derece doğal sit alanında ve 100 metrelik sahil şeridi içerisinde yeni inşaat yapılması ilgili mevzuat ile yasaklanmıştır. Bu gibi alanlarda bölgenin özelliği ...
BİR SÖZLEŞME, ONDAN DÖNÜLMEKLE, HİÇ YAPILMAMIŞ DURUMA GELİR Mİ?
Özet: Alacaklı tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde borçlu direnimi nedeniyle sözleşmeden döndüğünde, sözleşme hiç kurulmamış ...
ATAŞMAN DEFTERİ
İnşaat esnasında esas projede olmayan işlerden, toprak altında kalma veya sökülüp atılma gibi ileride görünmeyecek biçimde kapanacak inşa kısımlarının ...
ARSA SAHİBİNİN KAÇAK YAPIYA ONAY VERMESİ GEÇERLİ DEĞİL
Dava, davacı arsa sahibi tarafından, Beykoz Kanlıca Mahallesi 529 ada 380 parsel üzerinde inşası kararlaştırılan yapının ruhsatsız ve kaçak olup imara aykırı bulunması ...
KABA İNŞAAT NEDİR
Kaba inşaatı şöyle tanımlamalıyız: Kaba inşaat: Kum, çakıl, çimento, kireç, demir, tuğla, kalıp, kalıp bağlantı elemanları kullanılarak yapının taşıyıcı ...
ARSA PAYI KARŞILIĞI İNŞAAT SÖZLEŞMESİNDE TEMLİK
Arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmeleri, karşılıklı edimleri içeren, iki tarafa borç yükleyen ...
BAĞLAYICI OLMAYAN SÖZLEŞMENİN BAĞLAYICI DURUMA GELMESİ
Bir eser sözleşmesinin yalnızca onu imzalayan sözleşmecileri bağlayacağı incelenirken, “bağlama” üzerinde durmalıyız. Bir eser sözleşmesinin geçerli ...
PROJE, FSEK'NA TABİ BİR ESER MİDİR YOKSA İNŞAAT HUKUKU KAPSAMINDA BİR ESER MİDİR?
Mimarın ön proje, kesin proje, uygulama ve detay projeleri, gider tahmini, ihale dosyasının hazırlanmasına ilişkin hizmetleri, yapının mesleki denetim hizmetleri, teknik uygulama ...
İNŞAAT RUHSATLARI AÇISINDAN KAZANILMIŞ HAK DURUMU
İNŞAAT RUHSATLARININ HUKUKİ NİTELİĞİ Sözlükte izin, kolaylık, genişlik anlamına gelen ruhsat, (ruhsatname, ruhsatiye) imar mevzuatı açısından, yapılması kanunen izin ...
İNŞAAT SÖZLEŞMESİNDE ALACAĞIN TEMLİKİ
Borçlar Kanunu'nun 162 ve devamı maddeleri uyarınca, bu kişisel hakkını arsa sahibinin rıza ve onayını almaya gerek olmaksızın yazılı olmak koşuluyla üçüncü ...
YÜKLENİCİYE İŞTEN EL ÇEKTİRME
İşten elçektirme bir ihtiyati tedbir olup, inşaata devam etmesi durumunda giderilmesi güç veya olanaksız zararların doğması ve inşaatın fiili durumunun ...
Yüklenici, Denenmemiş, Rizikolu Bir Sistemi Uygulamamalıdır
Yüklenici, eser meydana getirme borcunu yerine getirirken, işin görüldüğü zamanda bilinen teknik kurallara (örneğin bir inşaat eserinin temelinin atılmasına, ...
ANAYAPININ DEPREM, YANGIN, SEL, ÇÖKÜNTÜ VE BENZERİ NEDENLERLE HARAP OLMASI
Anayapının tümü veya bağımsız bölümlerden biri veya birkaçının deprem, yangın, sel, çöküntü, bombalama ve benzeri nedenlerle harap olması ...
ARSA PAYI KARŞILIĞINDA KAT YAPIM SÖZLEŞMESİNDEN DÖNE YA DA BU SÖZLEŞMENİN BOZULMASI
ARSA PAYI KARŞILIĞINDA KAT YAPIM SÖZLEŞMESİNDEN DÖNE YA DA BU SÖZLEŞMENİN BOZULMASI   Arsa payı karşılığı kat yapımı sözleşmesinden arsa malikinin ...
ASIL SÖZLEŞMEYİ BOZMANIN TEMLİK EDİLENE ETKİSİ
ASIL SÖZLEŞMEYİ BOZMANIN TEMLİK EDİLENE ETKİSİ I. Genel Olarak Kural olarak, devralan temel borç ilişkisinin geçersizliğini dava edemez Temlikin konusu yalnız ...
ARSA SAHİBİNDEN VEYA YÜKLENİCİDEN PAY SATIN ALAN ÜÇÜNCÜ KİŞİLERİN HAK VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ
ARSA SAHİBİNDEN VEYA YÜKLENİCİDEN PAY SATIN ALAN ÜÇÜNCÜ KİŞİLERİN HAK VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ Kat karşılığı inşaat sözleşmeleri ...
YÜKLENİCİNİN ARSA PAYI İSTEMİ
YÜKLENİCİNİN PAY DEVRİ İSTEMİ Arsa payı karşılığı bağımsız bölüm yapım sözleşmesinde, iş sahibi, kat irtifakı kurulmuş olan arsasından ileride bağımsız ...
İmar Yasasının İnşaat Hukukundaki Önemi
İmar Yasası, yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların; plan, fen, sağlık ve çevre koşullarına uygun oluşmasını ve gelişmesini sağlamak amacıyla düzenlenmiştir. ...
Kamu Yapım İşlerinde İlişiksizlik Belgesi Prosedürü
 Hakedişler Ödenirken, Sosyal Güvenlik Kurumu Prim ve İdari Para Cezası Borçlarının Hakedişlerden Mahsubu, Ödenmesi ve İlişiksizlik Belgesinin Aranması koşulları ...
Kamu İhalelerinin Yönetsel ve Yargısal Denetimi
Kamu İhale Kurumu, Şikâyetlerin İncelenmesi ve Anlaşmazlıkların Çözümü: İhalenin başlangıcından sözleşmenin imzalanmasına kadar olan süre ...
İNŞAATIN İMAR DURUMUNA UYMASI
İmar durumuna uygunluk, eserin kentin dokusuna uyumunu sağlar. Bu nedenle, bir organ naklinde nakledilen organın vücudun dokusuna uyum sağlamaması durumunda vücudun bu organı kabul ...
Yapı İznini (İnşaat Ruhsatını) Alma Yükümlülüğü
Sözleşmede bir açıklık yoksa, inşaat yapılacak arsanın imar durumunun alınması, plan ve projelerin belediyeden onaylatılması ve yapı izninin alınması, mülkiyet hakkıyla ...
İmar Mevzuatı Karşısında Kazanılmış Hak
Yapı izninin alındığı tarihten başlayarak iki yıl içinde yapıya başlanılmamış ve başlama süresiyle birlikte beş yıl içinde bitirilmemişse, yapı izni ...
İNŞAAT RUHSATI
          A. Yapım İşlerinin İzne Bağlanması Zorunluluğu İdare hukuku kurallarınca, yapı kavramı ile izin kavramı arasında sıkı bir ...